26 Aralık 2017 Salı

Odin; Bilgelik Yolundaki Fedakarlıkarı








Mimir'in Kuyusu

Evrenin kalbinde bulunan Hayat Ağacı'nın köklerinden birinin uzandığı kuyuda, Mimir'in kesik başı yatar. Gölgemsi ve bilge bir varlık olarak kuyunun koruyuculuğunu yapan Mimir; Aesir-Vanir Savaşı sonrasında öldürülen, Tanrıların ihtiyaçları olduğunda onlara öğüt veren, yardım eden bir varlıktır.

Mimir'in koruduğu kuyunun suyunda, evrenin sonsuz bilgisi barınmaktadır, bu sudan içen kimse de bütün bu bilgiye sahip olacaktır.

Odin'in bitmek bilmeyen bilgelik arayışı, onu, bu kuyunun suyundan içmeyi, aklına koymasına sebep olur. Kuyuya ulaşan Odin, sudan içebilmek için Mimir'den izin ister, fakat isteği reddedilir. Aradığı bilgeliğe ulaşabilmesi için, fedakarlıkta bulunması, gözünden vazgeçmesi gerekmektedir.

Odin bir gözünü oyup, kuyuya bırakarak, yapılması gereken fedakarlığı gerçekleştirir. Böylece Mimir, kadehini suyla doldurup, Odin'e içmesi için sunar.

Tek gözü olmayan, bilgelik yolunda feda edilmiş küçük ama önemli bir şey, Odin'in simgesi haline gelmiştir. Fakat bu fedakarlık, Odin'in bilgelik arayışı yolunda feda ettikleri arsında çok küçük bir bedeldir.


Kendisi İçin Kendisini Feda Ederek Runeları Keşfetmesi

Evrendeki en güçlü simgeler olduğuna inanılan Rune'lar, "yazı" ve "gizem/sır" anlamlarına gelmektedir. Nornlar, evrendeki her şeyin kaderini bilen, bu Rune'ları Yggdrasil'in gövdesine kazıyarak kaderi değiştirebilen yarı tanrıçalardır. 


Görkemli tahtı Hlidskialf üzerinde Nornları izleyip, sahip oldukları bilgeliği fark eden Odin,  yaptıkları şeyleri ve Runeları öğrenmeyi kendine amaç edinir.

Fakat Runelar kendilerini herkese göstermeyen sihirli simgelerdir. Bunu bilen Odin, kendini kanıtlamak adına ; Yggdrasil'in bir dalını koparıp mızrak haline getirerek (Gungnir) kendini yaralar, ve dokuz gün dokuz gece boyunca kendisini kendisi için feda ederek ,karanlık suların üzerinde asar.

Onu görmek için gelen Tanrılara, asla yardım etmemelerini, yemek ve su vermemelerini tembihler, sadece ve sadece Runeları çağırır.

9 gün ve 9 gecenin ardından hayatta kalan Odin, etrafında bazı simgelerin şekillendiğini görür ; Runelar, Odin'in korkusuzluğu ve kararlılığı karşısında sadece kendisini göstermekle kalmayıp, aynı zamanda sırlarını da ona açarlar. 

Bununla birlikte Odin, öğrendiği büyülerle yaralarını iyileştirir; kendi sınırlarını aşarak, bir çok kahramanlık sergileyip, becerilere sahip olur.


Hung I was on the windswept tree;

Nine full nights I hung,

Pierced by a spear, a pledge to the god,
To Odin, myself to myself,
On that tree which none can know the source
From whence its root has run.


 None gave me bread, none brought a horn.

Then low to earth I looked.

I caught up the runes, roaring I took them,
And fainting, back I fell.

 Nine mighty lays I learned from the son
Of Bolthorn, Bestla’s father,
And a draught I had of the holy mead
Poured out of Ordrerir.

 Then fruitful I grew, and greatly to thrive,
In wisdom began to wax.
A single word to a second word led,
A single poem a second found.

Runes will you find, and fateful staves,
Very potent staves, very powerful staves,
Staves the great gods made, stained by the mighty sage,
And graven by the speaker of gods.

For gods by Odin, for elves by Dainn,
Dvalin for dwarves,
Alsvid for Jotuns, and I
Carved some for the sons of men.

Do you know how to write? Do you know how to read?
Do you know how to tint? Do you know how to try?
Do you know how to ask? Do you know how to offer?
Do you know how to send? Do you know how to slaughter?

Better don’t ask than offer too much;
A gift demands a gift.
Better send none than slay too many.
So Odin graved in the age ere man,
When he arose, when he came home *



* Havamal, verses 137-144


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder